|
|
|
Böyle zamansız güneşli,
umulmadık mavi günlerde
bir bekleme salonu yalnızlığına
bürünüyorum...
iliklerimdeki yitik aşkı
sarhoş bir unutkanlığa ilikliyorum...
sanki şiirini bilmediğim
bir fransız akşamında
kaldırım taşlarını sayıyorum kalbimin...
içimde ayak izlerin,
aylak bir yaz geçiyor avuçlarımdan...
|
|
|
|
|
|
Olmadı işte. Artık her şeyi biliyorum.
Bağırsam çağırsam, “Ne bağırıyon lan bu saatte lavuk, manyak mısın? ”
diye karşılık verecek bir yabancı bile yok.
Artık her şeyi bilmekten başka çıkar yolum kalmadı. |
|
Gözlerime düşen sancı bir çocuk sanki.
çıplak ayaklarıyla basarak kapkara bir gölge düşürüyor yüreğime.
|
|
Giderken bende kalanları yani seni, yani aşkı, yani bizi alamayacak seni alıp giden ölüm elimden. Geri vermeyeceğim onları, benim onlar bana ait. |
|
Dayan be yüreğim dayanmalısın ışığım olmalısın. Tellere takılsan da be gülüm yine diri kalmalısın. Umut bir ekmektir direnmektir gülüm, gürül gürül yaşamalı. Kuruyan çatlak topraklara gülüm ırmak ırmak akmaktır.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|